20 Temmuz 2009

ALIŞVERİŞ

Çeşitli sebeplerden ötürü bazı kalemlerde alışveriş yapamama gibi bir durumum vardır. Bu durum beni artık çok yormaya ve zorlamaya başladı. Hakkımda "Düğüne gider zurnaya, hamama gider kurnaya aşık olur." derseniz çok kızarım, çünkü alakası yok. Bu durumum tamamen sahip olduğum evham, talihsizlik ve fiziksel boyutlarım ile alakalıdır. "Nedir bu kalemler çölde gezen?" diye meraktan delirmenizi engellemek için başlıyorum bazılarını saymaya;

Teknoloji alışverişi

Herkesin bildiği gibi teknoloji ve teknolojik aletler sürekli gelişen, kendini yenileyen kavramlar ve aletlerdir. İşte bu kendini yenileme olayı beni feci halde bozar ve ürkütür. Alacağım bir 80 gb'lık ps3'ün ertesi gün 160gb'lık versiyonunun çıkması beni aşırı derecede ürkütür. Deliririm. Benim o en yeniyi almam lazımdır. İşte bu sebeple genelde teknolojik alışverişlerim hep yılan hikayesine döner.
(Eğer amacım baş yönetici trapano gibi olsaydı, eminim işim çok daha kolay olurdu. Bak şimdi, trapano'ya özendiğim bir nokta daha ortaya çıktı.)

Hazır giyim alışverişi

Bu konuyu fazla uzatmayacağım. Kendi kendimi rencide etmek çok hoşlandığım birşey olsa da, bu konuda ve şu an için değil. Ayrıntılı bilgi almak isteyen olursa Cevahir YKM'ye gidip sorabilir veya suda balık'tan bilgi alabilir. Adam o günkü deneyimlerini müthiş bir zevk ilen dillendiriyor.

Erzak alışverişi

Bu tarz alışverişler kendi içinde sorunlu kalemlerle karşıma çıkmaktadır. Örneğin peynir alışverişi. Peyniri bir mandıra sahibi kadar seven biri olarak genellikle bulduğum tüm peynirleri almaya ve yemeğe çalışırım. Peynire harcadığım paradan biraz kısabilsem çok rahat arabamı değiştirebilirim ve bu konuda çok ciddiyim. Diğer sorun yaşadığım market alışveriş parçalarının ise sadece isimlerini söylemekle yetineceğim;

Tuvalet kağıdı (Sorun marka değil sayı)
Salam-sosis vs. (Sorun tamamen marka. Satıcılar zorla polonez satıyorlar.)
Red Tiger (Yiyen bilir. Tadı artık hoşuma gitmese de mazimiz olduğundan vazgeçemiyorum.)

Ama işte yazının sonu içeriğe tezat olmakla birlikte şu an çeşitli hazır giyim kombinasyonlarına ve ps3'e sahibim. Başardım. Paylaşmak istedim.

(Not: Pes konusunda iddia sahibi olan ve daha önce teknik altyapıya sahip olmadan da davet ettiğim tüm blog yazarlarını ve yönetici kadrosunu dev ekranımda turnuvalara çağırıyorum. Kapın kollarınızı gelin. trapano ve sahte japon'a özel ilgi ile davranacağımı önceden belirtirim.)

(Not2: Media Markt'tan çıkarken yüzümde hafif bir gülümseme ile karışık gururlu bir ifade vardı. Sanki herkes beni izliyor ve alkışlamamak için kendilerini zor tutuyorlardı. "Helal olsun çölde gezen! Sana imreniyoruz." diye bağırmak istiyorlardı. Değerli siyah incimi eve getirirken çok dikkatli davrandım. Arabaya nazikçe yerleştirip, emniyet kemerini bağladım. Eve geldim, suda balık'ın oturmamaya yeminli olduğu koltuğa rahatlaması için yatırdım. Öyle tatlı yatıyor ki şu an uyandırmaya kıyamıyorum.)

4 yorum:

Suda Balık

Hayırlı olsun...
Demek HDMI diye boş yere üzdün beni.

trapano

@çölde gezen
öncelikle hayırlı olsun.ps3 evin degerini katladı."şişlide" ev almış gibisindir.mediamarkttan çıkarken gerçekten sana bakıyorlardır.ben olsam alkışlardım.en kısa sürede suda kırmızı balık ve sahtejaponu alıp hayırlamaya gelecez "şişli"ye.
alışverişte hiç bana özenme çünkü bi yerden sonra gerçekten işkenceye dönüşüyor. 2 tişörtle yetiniyorum. burnum koku almıyor ama kesin o tişörtler kokuyordur(rüzgarla havalandırıyorum bi tek).

çölde gezen

@suda balık
boş yere üzmedim aslında. o sorum ciddi bir soru idi.
hem böylesi daha çok hoşuna gitmiyor muydu senin?

@trapano
"güler yüzlü temiz şişli" artık ps3 ile daha bir güzel. "şişli" ve köşküm beşikteki eli dört gözle bekliyor.

trapano

buarada antakya peynirleri müthiştir. tek eksiği ezinede yaşayan reklamcıdır.

Herkes Yazıyor  © 2009