Karalama
Word’de mi yazmak lazım, çölde gezen misali not defterine mi dökülse yazdıklarım. Yıllardır kağıtları alelade karalamaya alışmış parmaklar, klavye üzerinde hızını kazanamayıp dalgalara karışan sörfçüler gibi. Üstüne bir de öyle üşengeç ki bu parmaklar, ekşide 10 entry yazmayı bile başaramadı. Uyumsuz, asi ve hımbıl. Klavyeyle dokuları tutmuyor. Kardeşim! Yıllarca karalamaları sağ elimle yazdım, çizdim. Zor geliyor. Sol elimi de iyi kullanırım; çok güzel uçan frizbi tutarım sol elimle mesela. Sağ elimle yazarım ama. Öss’de yaptığım yanlış şıkları sağ elimle karaladım mesela. Daha ön dişlerim çıkmadan duvarları sağ elimle karaladım, badana boyası kutusuna ilk sağ elimi soktum hem de dirseğime kadar. Doldu doldu taşamadı kafamda karaladıklarım, dökülse etrafa bulaşacak, canım sıkılacaktı, e bide serde üşengeçlik var, taşanları temizlemek lazım, etliyi sütlüyü rahat bıraktım... Bir de hayatımda üstünü karaladıklarım var, onları hem sağ hem sol elimle karaladım, çok zevk aldım; kulaklarını çizdim kocaman! Şimdi sulanan beynimi döküyorum klavyeye, hem sağ hem sol elimle, benim için öylesine zor ve öylesine eski ki bu karalamak; kimi, neyi, nasıl, nereye... anlam arama.
1 yorum:
Anlam aradım...Buldum da.
Yıllardır sağ elini kullanırken; beyninin sol tarafını, yani analitik, rasyonel, lineer, mantıklı tarafını kullanmaktaydın farkında olmadan. Gündelik hayatta diğer tarafını; sol elini, yani üç boyutlu zeka, yaratıcılık, müzik, sezgi, görsel hafıza kısmını kullanman için fırsat verilmiyor yeterince sana.
Bu blogun senin için özgür bir ortam olacağı kanaatindeyim bonsai midilli.
Düz, boş bir arazi. Dört nala koş bence.
Yorum Gönder