28 Ekim 2009

PES 2010


Başlık belki gözünüzden kaçmış olabilir, bu yazı çekik gözlüler diyarının bana göre en efsane iki oyunundan biri olan PES serisinin sonuncusu hakkında olacaktır. Ayrıntıda boğulmadan inceleme yazısı yazamıyor oluşumdan ötürü, yazıyı madde madde yazmaya karar verdim.

Ama önce belirtmem gereken bir-iki şey var:

Sağda solda yazıldığı itibariyle bu oyunun Pc versiyonu ile PS3 versiyonu arasında fark olduğu, ps versiyonunun yalandan olduğu sonucuna ulaştım. Lakin bu yorumu yaparken pc oyuncularının klavye ile oynarken yaşadığı madara olma durumları mı göz önünde bulunduruldu bilemiyorum. Ama yine de ben, oyunu pc'de oynayan biri olarak, klavye kaynaklı sorunları hiçe sayarak konuya devam edeceğim.

Belirtmem gereken bir diğer konu ise; daha birkaç gün önce blog içinden ve dışından bazı insanlara oyun hakkında söylediğim sözlerle ilgili... Şöyle ki, ben, az sonra yapacağım listelemede çoğunlukla oyunun eksi yönlerini belirteceğim. Lakin bazılarınız çıkıp "lan ne dönek adamsın.. iki gün önce övüp duruyodun oyunu" diyebilir. Kendilerini buradan kınıyorum. Bu bir oyun. Ayrıca eşşek kadar oldunuz. Önce gidip bir iş bulun, sonra konuşun.. Demek istediğim, ben burada master league tecrübelerim sonucundaki incelememi yansıtacağım. Çok oyunculu durumlarda bu yazacaklarımın belki çoğu dikkatinizi bile çekmeyecek.. Ki benim de çekmemişti. Ona göre okuyun, zırvalamayın..

Son olarak, Ajax ile Top Player modunda oynuyorum. Yararlı bir bilgi olabilir.

Giriş paragrafından alnımın akıyla çıktıktan sonra, gözümü gelişme'ye dikmiş durumdayım. Başlıyorum:

- Oyuncular yavaş. Evet. Lakin bu benim için, özellikle Pes 2009 fiyaskosundan sonra, olumlu bir gelişme. Çünkü 2009'daki o rezalet top sürme özelliğinden sonra (sadece sağ, sol ve hızlı koşma tuşları yardımıya kaleciye kadar ulaşmak.. Örn: Agüero) güle oynaya adam geçilemeyen, her pasın yerini bulmadığı bir oyun beklediğim birşeydi. Buradan bir artıyı hakketin konami.

- Kalecilerin hepsi Rüştü. Evet evet, Rüştü.. Oysa ki ne daha yeni Barcelona'ya transfer oldu, ne de 2002 Dünya Kupası'ndaki performansıyla dikkatleri üzerine çekti. Ama yine de, anlaşılmaz bir şekilde bütün kaleciler O'nun suretinde yaratılmışlar. Yan toplarda yaşadıkları sıkıntılar olsun, auta çıkan toplara temaslarıyla kornere sebebiyet vermeleri olsun, deliler gibi açılmaları olsun, kalecilerin hiçbiri kesinlikle güven vermemekte..

- Forvetlerin hepsi Robocop. Evet biliyorum espri aynı tadı vermedi.. Lakin eğer bir maç yapıp, kontra atakta önünüzde koşan iki forvetin de kafasını çevirip size bakamamalarına ve bu nedenle onlara pas vermiş olmanıza rağmen kaleye doğru koşmaya devam etmelerine başka bir anlam veremezdiniz.. Zaten bir kişiyle topu sürüp karşı alana taşımak bir dert, üstüne bir de forvetler embesillik yaptı mı, maçın skoru 1-0, 1-1, 2-1 ötesini göremiyor.

- 1-0 önde olduğum bir maçta 75. dakikadan itibaren ellerimi klavyeden çektim ve maç aynı skorla bitti. Maç sonunda rakibin topla oynama yüzdesi %72 idi. Kaybettiğimiz İngiltere maçının ertesi gün gazetelerde maçın sonucu değil bizim %60küsür'lük topla oynama süremizin yazıldığı gibi... yanıltıcı. Çünkü, oyunda, rakip dünyanın en korkak futbolunu oynuyor.. Ortasahayı geçtikleri anda ilk düşündükleri geri pas vermek. Ve bu şerefsizler fazla iyi pas yaptıklarından, top çalmak da mucize işi.

- Üstteki örnekle benzer olarak, rakibe çok sağlam pres uyguladığınız zaman mecbur kalarak attığı uzun pasların sizin oyuncularınızdan birine gelme ihtimali neredeyse sıfır.. Zaten aşırı ağır hareket eden oyunculara sahip olduğunuzdan, topa dokunsanız da, kontrol edene kadar kaybetmek çok olası. Peki bu durum serinin başka hangi oyununda vardı: PES 5

- Ara pasları (üçgen tuşu), eski oyunlarda olduğu gibi adrese teslim olmaktan çıkmış. Buraya kadar güzel. Ancak 25m ilerideki adama atılan ara pasınların çoğunu 5 m'ye ancak ulaşacak hızla göndermek de saygısızlıktır. Bu nedenle kaç tane ikiye bir, üçe bir kaçırdım bilemiyorum.

- Gelen hava toplarında ısrarla topun ineceği yere koşan futbolcuları jiletle (bildiğin permatik) doğramak istiyorum. Sanırım oyunda sinirimi en çok bozan durum bu. Rakibe, kırkyıldabir, iyi pres uygulamışsın, adam zar zor topu atmış ileri, senin adamının göğsüne doğru geliyor top. Ama hayır, o da ne, pek sevgili orta saha oyuncumuz ısrarla zeminde gördüğü çarpı işaretine doğru koşmakta. Olay 1 saniyede gerçekleştiğinden çaresizce yapılan R1+R2 kombinasyonuyla bile kurtarması bir hayli zor bir pozisyon. Ve netice ne? Doğru noktada topla buluşan rakip oyuncu... Boşa giden pres çabası.. Peki bu durum serinin başka hangi oyununda vardı: PES 5

- Birebirde adam geçmenin neredeyse imkansız olması nedeniyle oyunu kanatlara yayarak orta-kafa-gol denemek daha mantıklı görünüyor oyunda. Lakin burada da bir sakatlık gözüme çarptı. O da şu ki, ceza sahasında bekleyen 3 hücumcunuz varken ve açtığınız orta ön direktekine doğru süzülürken, pek sevgili oyunumuz gidip arka direkteki adamı seçiyor. Bunun neticesinde de ön direkteki adama top gelse bile kafa atmak yerine topu göğsüne yumuşatıyor ve oyuncu reaksiyonlarının zaten yavaş olması nedeniye şut çekene kadar savunma topu uzaklaştırıyor.. Ve tahmin edin o "uzaklaştırılan" top kime gitti? Hayır, ceza sahası yayında bekleyen defansif orta saha oyuncunuza değil, rakibin kanat oyuncusuna. Üstte de belirttiğim gibi, bu şerefsizler antremanlarda "her koşula boştaki adamı bulma" konusuna fazlaca eğilmekteler.

- Üçüncü lig takımları Barcelona'dan iyi top yapıyor. Deli gibi paslaşıyorlar. Ama bunu oyunun zorluk seviyesine yoruyorum. Üstüne gitmeyeceğim.

- Bir kere karşılaştığım ve beni soğutan bir olay: Eskişehir maçında Ekrem'in yaşadığı olay başıma geldi, forvetim topa dokunmadan kaleciye fake attı, kaleci yere oturdu, ben de güle oynaya önümde seken topa doğru koşmaktaydım. Lakin bu sırada yerden kalkan kaleci bana doğru koştu, şuta basmış olmama rağmen ben daha şut çekemeden arkamdan topa müdahale etti ve evet, forvet oyuncumun dizlerini ve kıçını yok sayarak topu aldı. Sanki ben hiç orada yokmuşum gibi..

- Hakemlerin hepsini sikiym.. Bu oyunda penaltı olması için ne yapmak gerekiyor sorarım.. Kayarak müdahalelerin neredeyse hiçbiri faul değil, ceza sahasında bileğe kayarak adam indirmek penaltı değil, ama vücutla yapılan en ufak bir müdahale anında faul! Olmamış.. hem de hiç. Peki bu durum serinin başka hangi oyununda vardı: PES 5


Uzun lafın kısası, bu oyun daha önce, aynı firma tarafından yapıldı. Adı da PES 5 idi. Yani eğer kadroların güncelliği konusunda çok takıntılı değilseniz, gidin bir PS2 bir de PES5 alın, oyunun tadını çıkarın. En azından driplingler çok daha gerçekçi..

3 yorum:

-2

emeğine sağlıkkk

repppp +++++++ !!!!

trapano

mauhauha

trapano

ahahahahaha

Herkes Yazıyor  © 2009