28 Kasım 2009

Boğazın İncisi - Kurban Kanı

Vejeteryan değilim, hatta olanlar hakkında kötü görüşlere de sahibim. Gerek kurban bayramı amaçlı olarak gerekse de sadece et yemek amaçlı olarak çeşitli hayvanların kesilmesine de gayet olumlu bakabilirim. Ancakkk;

Bugün gittim, kendi gözlerimle gördüm. O güzelim boğazın mavisi bok gibi bir kanlı kahverengiye dönmüş. Sonra tekrar televizyonlarda izledim. Sırf boğaza akan o kanları değil, buldukları ilk boş yerde aldıkları hayvanı kesen orospu çocuklarının bıraktıkları artıkları.

Lafı hiç uzatmadan içini döküp kaçıcam. Bundan sonrası tatsız olabilir lilapause ( eğer okuyorsan tabi);

Kendisini ibadet ediyor sana orospu çocukları; sizin din anlayışınızı ve ibadet şeklinizi sikeyim. İslam bu mu lan? Böyle mi yaşıyorsunuz dininizi. Sonra göbekler çatlasın millete İslamı ve Türkiye'yi aslında böyle değiliz diye anlatmak için. Gebe hayvan kesmekten ve kesilmesi için satmaktan kaçınmayan sizlerinde amınıza koyayım. Ve son sözüm, trafik zart zurt vs için sık sık kulaklarını çınlattığım belediye sorumlularına. Çok mu zor lan zabıta ekipleri ile denetimi iyice sıkılaştırmak. Hem zaten doğru dürüst birşey kazanamayan hayvan satıcılarından, güvenliklerini bile sağlamadığın halde, aşırı miktarda paralar al, hem de basit bir organizasyonu dahi yapamamana rağmen kesim için halktan para al.

Hadi bol bol et yiyin, löp löp et olsun sizlere de. Öptüm sizi.

26 Kasım 2009

iyilik?



BU nedir yahu? koyun melul melul bakıyor, 4-5 yaşlarındaki kız koyunun kafasını okşuyor. İyilikten kastı bu mu İHH'nin? (İnsan Hak ve Hürriyetleri) Kurban nasıl bir hürriyetse artık.Şimdi kurban olayına sıcak bakan var bakmayan var, kimseye sözüm yok ama bu reklamı kim akıl ettiyse ne düşündüğünü çok merak ediyorum. Nasıl bir psikolojiyle hazırladı acaba bunu. Normal şartlar altında kızın, koyuna söz konusu karede şu sözleri söylüyor olması gerekir: "Seni güzel kıvırcık kuzu biraz önce babam senin için büssürü para ödedi, biz senin boğazını kesip, kanlarını sokağa akıtıp, akşam da senin etinden kuzu kapama yapıcaz,hahahah" Burdan, kızın ailesinin psikolojisine de inmek lazım ki o surette konu çok uzar..sözde bayramınız kutlu olsun.

25 Kasım 2009

AMAN TANRIM !!!!!!

Bir hafta içinde 2 dünya devini dize getirdi kara kartalım. Gerçi Manchester Q takımıyla falan çıkmıştı sahaya....

Yahu, bakıyorum da cidden sadece zaferlerde beşiktaşlıymışım. Neyse cidden tebrikler kartalıma ve ilk galibiyetini alan Mustafa'ma. En son böyle bir savunma hattını Çelsi'ye karşı görmüştüm sanki. Erhan Güven hariç kimse batmadı gözüme, İbrahim Kaş bile.

Ne dağınık post oldu be. Son sözüm İbrahim'in tecrübesi ile yediği Obertan'a. Sen ne çirkin bir yaratıksın be... Ne şekilsiz, ne tipsiz bir kafa yapın, ne iğrenç bir ifaden var senin. Allah cezanı versin.

Hepinizi öpüyorum. Ne tatlı insanlarsınız....

24 Kasım 2009

abi bunun biraz daha büyüğü olsa...


eski peyote günlerinde antakyalı gençlerden sosyalist abdonun alkole olan sevdasını mutlaka anlatmışımdır. bira için tek sebebleri biga olan genç ve ekibi(kerem ve kıvanç) oturmuşlar içmişler düşünmüşler son derece kapitalist bir karara varmışlar. eğer bi gün 75lik efes çıkarsa onların eseri olduğu bilinsin diye günde milyonlarca defa tıklanan blogumuzda paylaşmak istedim.

Sayın Yetkili;
Biz Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi öğrencileri olarak üreticisi konumunda olduğunuzEFES PİLSEN'i çok sevdiğimizi belirterek başlayalım cümlelerimize. (Markayı özellikle büyük harfle vurguladık)Fiyat politikanız, ithal etmenizi istediğimiz biralar dışında görebildiğimiz en büyükaksaklıktan dem vurmak istiyoruz.EFES PİLSEN 75 cl olsun!Evet biz Çomü öğrencileri olarak ekte de yolladığımız 6723 imzayla en çok sevdiğimiz, yurdumuzun güzel birasını 75 cl olarak görmek istiyoruz..Mantıklı dayanaklarımız var haliyle. Mailin okunabilirliğini arttırmak ve lafı uzatmamaknamına malum kapital dünyaya uygun olarak sizin açınızdan bakıp, yaslandığımız en kuvvetlidayanağı paylaşmak istedik.Belki de en önemli tüketicilerinizin başında gelen üniversite öğrencilerinin malum yaşaralığı 18-24 yaş arası..18-24 yaş aralığındaki (erkekler baz alındı) bir öğrencinin günlük içebileceği bira adedi (maddi ve fiziksel ortalamaları alıp ve istisnaları görmezden gelerek yaptığımız ayrım sonucunda) 4-5 şişedir..İşte o 4 ila 5 arasında muallak rakam bazen yarım şişenin artmasına, bazende yarım şişenineksik çıkmasına sebebiyet vermektedir.Biraları 75 cl yapıp, fiyatı da ortalama 3 lira yapmanız halinde her birey 3 şişe alıp,artan 1 lirasıyla beyaz leblebi, fıstık vb. gibi çerezle sistemin hoşuna gidecek bir rakamla, yani 10 lirayla alışverişini tamamlayacak bundan süper, mega marketler ve Ekin Tekel büfe-miz Kemal Abi de karlı çıkacaktır.Onların karlı çıkmasıyla sizin karlı çıkacağınızı ve biz bira severleri kendinize daha da bağlayacağınızı düşünüyoruz..Biz Çomü öğrenci olarak;bu maili dikkate alacağınızı düşünüyor, fabrikadan soframıza gelen biramızı üreten ellerini-ze allah zeval vermesin diyoruz..
Saygılarımızla...

Ofiste Olağan Bir Gün

Trapano ilk maçın sonunda "Bi post gireyim artık" demişti ama heralde internetinde bir sorun var.. Madem yazamıyor, ben yazayım dedim son PES maceramızın sonuçlarını. En azından hatırlayabildiklerimi. Takip etmesi zor idi, takdir edersiniz ki..

Atletico Madrid (-2) 0-1 Sampdoria (trapano) (skorun yanıltıcılığına en büyük örnek.. oysa ki gelmekte olan çok belliydi.)

Atletico Madrid (-2) 4-1 Sampdoria (trapano)

Atletico Madrid (-2) 5-1 Sampdoria (trapano) (neymiş, ntvspor'da maç özeti izleyip pes'te takım seçilmezmiş)

Atletico Madrid (-2) 6-2 Lazio (trapano) (güvendiğim dağlara kar yağdı)

Atletico Madrid (-2) 2-1 Everton (trapano)

Atletico Madrid (-2) 3-0 Everton (trapano) (olmuyor, olmuyor, olmuyor...)

Unuttuğum maçlar oldu birkaç adet. Belki trapano unutamamıştır, hatırlatır.

21 Kasım 2009

3-0 OLSUN TWITTER OLSUN


Skor gayet net. 3-0. Fantastik 5-5-5-5-5 diye böhüren taraftarları bir kenara bırakırsak cidden en net skordur 3-0. Ama benim konum bu değil;

El sikiyle gerdeğe giren Kazım; Twitter'da tükürdüğünü yaladığın gibi gel şimdi bir de o dalga geçmeye çalıştığın taraftarın....

O ve ben ve ayna..

Kafam karışıktı gece. Arkadaşıma baktım, benimle konuşuyordu. Sonra aynaya baktığımı sandım. Aslında bana arkası dönüktü ve başka biriyle konuşuyordu. Sonra aslında konuşanın ben olduğunu sandım. O dinliyordu. Arkasında ayna vardı. Sonra arkamda ayna var sandım. O aynaya bakarak dinliyordu beni arkadaşım. Sonra arkamın ona dönük olduğunu ve başka biriyle konuştuğumu  sandım. O aynaya bakarak konuşuyordu. Sonra arkadaşıma baktım, onunla konuşuyordum.


Kaç kişiydik?


Oz büyücü, Oz büyüdü!


Hâlâ merak ediyorum, yarın ne olacak? 

20 Kasım 2009

YENİLENEN ZAMANLAR

İki kutsal değeri "yazarlar ve izleyiciler" olarak addeden bir blog olduğumuzdan, yazarlarımıza ve izleyicilerimize yönelik "iyi niyet cümleleri" kurma fırsatlarını kaçırmamak gerekir diye düşünüyorum.
Bu fırsatların ikincisini, bana verilen yetkiye dayanarak, tüm herkesyazıyor eski moderasyonu ve yazarları adına çok sevgili sezın'e ithafen kullanmak istiyorum:
Eğer sevgili sezın oyunbozan ve anarşist bir insan olsaydı;
"Bana ne İsa'nın takviminden; herkesin takvimi kendine.." deseydi.
Bugün duvarına hiç bir sayfası koparılmamış, yepyeni bir takvim asması gerekecekti.Nice yeni, farzayımsal takvimler diliyorum kendisine...

16 Kasım 2009

suda balık'ı besleyin

10 Kasım 2009

sosyal zaphod


meğer yıllarca ne engellemişiz adamı, biraz bizden uzaklaşınca hemen topluyormuş ekibini " hadi kafaları tokuşturun, agzınızı açın foto çekecem"... biz olmasaydık, belki dergi çıkaracaktı, belki dağcılık kulubunde yeralacaktı, yemekhane protestosuna katılacaktı, belki TOG üyesi olacaktı...
şükretsin bize...

9 Kasım 2009

Öyle ya da böyle - 7.10.9 / 21.10.9 / 4.11.9

Arrested Development'daki Charlize Theron'un İngiliz aksanının Amerikan erkekleri üzerinde etkisi gibi Cumhuriyet dönemi Türkçe'sinin de benim üzerinde öyle bir etkisi var sanırım.

Dün gece Beşiktaş'lı abimiz Zeki Demirkubuz'un "Kıskanmak" adlı filmini izlemek için kalktım muhitimizdeki AFM sinemasına gittim. Pazar gecesi 22:30 matinesinde tahminlerim doğrultusunda hiç kimse yoktu. Neyse ki salonu açtılar. Olay çıkarmama izin vermediler. Dediğim gibi çok rahat bir şekilde izledim filmi. Vasat oyunculuklara çok takılmadan dönem atmosferine rahatlıkla girdim. Arasız bir şekilde izlediğim filmde memnum kalmadığım tek şey sonundaki gereksiz mi gereksiz monologtu. Gelin görün ki film yerden yere vurulmuş her yerde... Bilemiyorum hakikaten.

Favori müzik dergim Roll de yayın hayatına son vermiş. Üzüldüm. Bana müziği öğreten yegane kaynaktı. Blue Jean seviyesindeki müzik bilgimi bu dergi ile geliştirmiştim. Upload yapmaya üşenip biriken 3 programımı Roll dergisi için tuttuğum yasın gölgesinden paylaşıyorum sizlerle.

Öyle Ya Da Böyle / 7.10.9
Öyle Ya Da Böyle / 21.10.9
Öyle Ya Da Böyle / 4.11.9

Bir süre inzivaya çekileyim de film, müzik, kitap üçgenini iyice zorlayayım diyorum. Vizeler de başlamak üzere.

Millet birbirini öpmüyor artık dışarıda...
Allah belalarını versin.
Ben öpüyorum sizi.

8 Kasım 2009

Alkol bütün kötülüklerin anasıdır. Ana gibi yar olmaz!

-Bunu içmeden burdan çıkamayacığını biliyorsun değil mi?

Dedi ve kahve fincanı içindeki kanyağı suda balık'a uzattı. Önce nazlanan balık daha sonrası nazlı gelin edasını ardında bırakarak bir yudum aldı kutsal kaseden. Sonra da bana uzattı. Ben de içtim ve hatta fondipledim o güzelim kanyağı. İkimiz de ayaklarımıza kadar ısınmıştık. Oysa hava soğuk bile değildi. İşte alkolün gücü sevgili dostlar. "Yahu bizim filmler olmuş mu?" diye gittiğiniz bir dükkandan 65 derece sıcaklık ile çıkabiliyorsunuz. Tabii bu sıcaklığa yapılan hoş sohbetin de etkisi yadsınamaz.

Çıktık gittik o dükkandan. Ve ikişer bira daha içtik. Önce içtiklerimizi söylemeye gerek duymuyorum. Çünkü bu andan sonrası daha bir keyifli oluverdi. İşte hayat böyle geçiyor bu diyarda.

Böyle yaşayıp ölmek istiyorum... ama hemen değil. Yaşamak lazım daha... öyle değil mi?..

5 Kasım 2009

Eğri konuşma çizgileri


Yönlerin büyük önemi vardır. Ondan şehirlerde korkmaz insanlar. Hangi yol tek yönlüdür, hangisi çift şeritlidir? Yön demek sınır demektir, orada kuzey varsa burada da güney olmalıdır. Garp ve şark olmalıdır. Hareket etmezler, oldukları gibi oldukları yerdelerdir. Problem insandadır, bir türlü duracağı yeri bilemez; aklına eser garptan şarka göçer, aklına eser köyden şehire. Şişede durduğu gibi durmaz bu insan evladı.

Bu sadece dünyevi iktidarın dayattığı belirlemeci yaklaşımın eseri olmayabilir. Mistik iktidar da yönleri sever, böyle konumlar kendini: Kudüs ya da Mekke gibi. Ne olursa olsun böyle mekanizmaların yerini izini belli etmesi gerekecektir.

Elbette bozulmalar yaşanır. Çift şeritli sandığınız yol tek şerite düşer, Sivas-Kırşehir arasında gördüğünüz "İstanbul" tabelası ne kadar işlevseldir ya da güven verir. Daha da uçlara götürürsek, kırsal alanda kaybolduğunuzda (hangi yönde ne olduğunu bilemeyecek kadar kayıp) yanınızdaki pusula sevimli bir oyuncağa dönüşmeyecek midir?

Gerçekten 4 ana, 4 ara yön mü vardır? Ben şahsen bu kadarıyla idare edemiyorum. Keşke yönler de elementler gibi olsalardı! Rüzgarlar için de çok üzülüyorum. "Şimdi lodos esiyor" cümlesi fazla bilimsel gelmiyor mu kulağa? Bir rüzgarın adı olması?


- Leyla beni terketti ve mutlu!


Yukarıdaki örnekte görüldüğü üzere; konuşma çizgileri düz, konuşmalar inişli çıkışlıdır. Bu çelişkiyi ortadan ve oradan kaldırmak için eğri çizgiler kullanmak kanımca hoş bir girişim olacaktır.

Şarhoşken, o düz beyaz çizgi üzerinde yürümeye çalışmak gibi! Dünya hep öyle bir yer olsa. Hep bu his!

Rüzgarınız bol olsun!

4 Kasım 2009

pasaport II

pasaport çıkarma işine kalkışanlara katılan son kişi benim. gerçekten oldukça basit bir olaymış. ancak verdiğim para için çölde gezen söylenecek bişey bırakmamış. hatırlamak için tıklayın.
her koşulda erken kalkabilme özelliğimi kullanarak, 4.sırayı aldım işlem için saat 7.50de. ancak bekleme salonundaki taksicilerin muhabettinden bunalan, sürekli yenileme işlemi için burada oldugunu söyleyen kıl hatun ve yanındakilerin çay ocagında beklemesiyle ilk sırayı ele geçirdim. karının ve yanındakilerin her türlü salakça savunmalarına karşı polislerin sakin tutumunu takdir ettim. para bozdurmak için uzaklaştıgım ortamda dedikodumu yapan karıya karşı sessizliğimi bozmak zorunda kaldım.

-??? (olaganüstü trapano mimiklerimle ağzımı açmadan)
-ama beyfendi biz sizin önünüzdeydik.
-panoda 803yazdı geldim. sizin sıranız geçmiş.
-ama bizim sıramızdı, müsaade ederbilirdiniz.
-panoda 803 yazdı, bakın burda ne yazıyor( sıra fişini göstererek)
-ben yenileme işlemi için burdayım. hep geliyorum buraya böyle birşey görmedim.
-???(olaganüstü...)

8.20de işim bitmişti. bu postta vermek istediğim ise: erken kalkan erken yolalır...

2 Kasım 2009

güzel güzel


tv - ercan saatçi-metin özülkü gs küfür ediyorlar! izlesene.com

videodaki adamları hiç sevmem ama komikler ya

Herkes Yazıyor  © 2009