2 Ağustos 2010

BOZCAADA


"Yıllık izin" kavramının neden insanlar için bu denli önemli olduğunu, " 1 yıl boyunca bu bir hafta için çalışıyoruz arkadaşım!!!!" ağlamalarının "arkadaşımmm" kelimesinin iğrençliği dışında ne kadar doğru olduğunu anlıyorum dostlarım.

Özellikle üstlendiğim yeni sorumluluklarım sebebiyle mesailerle ve stressle geçen izin öncesindeki son 1 haftamın sonunda kendimi bıraktım Bozcaada'nın efil efil esen rüzgarına. Denizi serin ve güneşi bilinçsiz bir şekilde sahilde uyuya kalanları acı içinde bırakmak için fazlasıyla yeterli. Daha ilk günden bacaklarımı elime alıverdim, malak gibi sahilde uyuya kalınca. Gece epey bir zorluydu. Sürmediğim merhem kalmadı ancak yok, kurtaramadım bacaklarımı.

Tatilin geri kalanında kitap okuyup, internette takılıp, deniz güneş ikilisini şarapla besleyip sakin 3-4 gün geçirmeyi planlıyorum. Ve şu an, normalde olduğumun çok dışında, kendimi böyle pek bir entel hissediyorum. "Kitabım, netbook'um ve ben yea" diyecek kadar kendimden geçersem, Suda Balık'a sesleniyorum; kır ağzımı yüzümü.

Hepinizi öpüyorum. Kendinize dikkat edin. Bol bol şarap için.

Ha bir de halen daha bel çantası modasını devam ettirmeye çalışanlara, en az kemere cep telefonu kılıfı takanlara duyduğum kadar saygı duyuyorum.

4 yorum:

berthelemy

çok güzel yere gittiniz. Tenedos!

Suda Balık

Fenistil Jel

bonsai midilli

vıcık vıcık bepanthene içinde geçiyor günlerimiz

trapano

yalnız şimdi baktım da manzara çok sıradan değilmi, bence siz de tatil dönüşü farketmişsinizdir.. yıllık izin etkisi olabilir...

Herkes Yazıyor  © 2009