You can ride it if you like
Moskova sokaklarında R1'iyle çılgınca işe giden bir arkadaşın videosu. 4:00 civarlarında köprü trafiğinin moskova versiyonuna girip gazlamasıyla zirve yapıyor.
Hayat cidden çok garip. Tam yurtdışı falan bahsedicektim ama olmadı. Bu yazı tam olarak acıyı anlatan bir yazı değil. Daha çok şaşkınlığı, insanın bildiklerini yaşarken deneyimlemesini anlatan bir yazı. Belki de yazı bile olamayacak.
Ölüm harbiden de ani. Ölen çok yakın arkadaşımın babası. Benim de tanıdığım, bildiğim, sevdiğim bir insan. Ölüm ölenden çok, kalan için acı ve yorucu. Doğruymuş. Neyse konuşmak bile yorucu.
Askere gidecek olan sevgili yazarlar yolunuz açık olsun. Blog eksikliğinizi emin olun hissedicektir. Neyse ilk aşamada bu yolcularımızdan suda balık haricindekilerin yetkileri karışıklıklara sebep olmaması için alınmış ve zaphod'a gerekli yetkiler verilmiştir.
Bu arada o siktiğimin Tuna Kiremitçi çakması yazıyı kim yazdıysa kusura bakmasın onu içimin yağları eriyerek sildim attım. Yazanı da çok ciddi kınıyorum.
Almanlar beni reddetti pek sevgili herkes yazıyor yazarları ve okuyucuları....zaten önemli olan başvurmaktı.
Sonuç olarak dümeni hemen yüce türk ordusuna kırmak durumunda kaldım.
Kulislerde duyduğum kadarıyla onlar pek reddetmiyorlarmış.
Üstelik yalnız da olmayacağım aldığım duyumlara göre.
-2'yi ve "Büyük Başkan" Trapano'yu da yanıma alıp gidiyorum devre arkadaşı olarak.
Çölde Gezen başkanın da pasif hali göz önüne alınırsa;
Aralık 2010'da blogu kitler gideriz diye düşünüyorum.
Açsak...bize gelişini bile kurtarmaz.
Öyle değil mi Namariel, öylesine, cüveyni, şerbetçi...vb.
Şaka şaka...eskiye dönmüyoruz...Ne bok yerseniz yiyin.
Biz gidiyoruz.
Herkes Yazıyor © 2009